Kiracı Tahliye Taahhütnamesi kapsamında açılan dava ile ilgili olarak Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2023/3249 Esas 2023/3586 Karar sayılı ilamı ile "kira sözleşmesinin başlangıç tarihi 01.03.2017 olsa da sözleşmede kiralananın fiili teslim tarihinin 09.03.2017 olarak belirtilmesi karşısında 09.03.2017 düzenleme tarihli tahliye taahhütnamesine dayanarak açılan davanın reddi gerekir" yönünde karar vermiştir.
Aile konutu için muvzaalı icra takibi iddiası kapsamında açılan davada tahliye taahhütnamesi hakkında verilen kararın örneği aşağıdadır.
Yargitay 12. Hukuk Dairesi
2022/10856 Esas 2023/3477 Karar
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi SAYISI: 2021/850 E., 2022/1166 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesi
SAYISI: 2020/883 E., 2020/1240 K.
Taraflar arasındaki şikayet dolayısıyla yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmiştir.
Kararın şikayetçi 3. kişi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikayetçi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü
I. ŞİKAYET
Üçüncü kişinin İcra Mahkemesine başvurusunda; İcra Müdürlüğü kanalıyla tahliye edilen yerin 2014 yılından itibaren çocukları ve torunlarıyla birlikte aile konutu olarak ikamet ettiği taşınmaz olduğunu, borçlunun aile şirketi tarafından tahliye taahhütnamesine dayanılarak muvazaalı olarak takip başlatıldığını, 21.09.2020 tarihinde yapılan memur işleminin hukuka ve usule aykırı olduğunu, rızası olmadan aile konutuna ilişkin sözleşmenin borçlu tarafından fesh edilmesinin kanuna aykırı olduğunu, takip ve tahliye işlemelerinin usulsüz olduğunu, icra memuru tarafından asıl dosya olmadan usulsüz tutanak düzenlendiğini, işlemlerin fotokopi evraklar üzerinden yapıldığını, tutanakta sonradan değişiklikler yapıldığını, bu konuda suç duyurusunda bulunacağını ileri sürerek icra takibinin ve 21.09.2020 tarihli karar ve tutanağın iptali ile tahliye edilen taşınmazın kendisine teslimini talep etmiştir.
II. CEVAP
Alacaklı cevap dilekçesinde; takibin usulüne uygun olarak kesinleştiğini, kira sözleşmesinin tarafı olmayan üçüncü kişinin açtığı şikayetin reddi gerektiğini, şikayetçinin sadece beyana dayalı iddialarının dikkate alınamayacağını, taşınmaz kaydında aile konutu şerhi olmadığını, Istanbul 8. Aile Mahkemesinin 2020/347 Esas sayılı dosyasında kendilerine ait olan taşınmazın aile konutu olmadığının hüküm altına alındığını, bir an için aile konutu olduğu kabul edilse dahi bunun yeterli olmadığını, kendilerine yapılmış bir bildirim olmadığını, dolayısıyla üçüncü kişinin sözleşmenin tarafı haline gelmediğini, şikayetçinin iş bu şikayette bulunmaya hakkı olmadığını ileri sürerek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Borçlu cevap dilekçesinde; mecurun aile konutu olmadığını, taraflar arasında görülen boşanma davasında mahkeme tarafından ara karar ile taşınmazın aile konutu olmadığının hüküm altına alındığını belirterek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. Gerekçe ve Sonuç
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; şikayetçinin oturduğunu iddia ettiği taşınmaz hakkında, İstanbul 23. İcra Müdürlüğünün 2020/17390 Esas sayılı dosyasında kira sözleşmesinin tarafı olan hakkında kiralanan taşınmazının tahliyesi istemiyle icra takibi başlatıldığı, takibin usulüne uygun tebliğ edilen ödeme emri ile kesinleştiği, takibe konu kira sözleşmesinin tarafı olmayan şikayetçinin ileri sürdüğü hususların dar yetkili icra mahkemesince dinlenemeyeceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi 3. kişi istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Şikayetçi 3. kişi şikayet dilekçesi içeriğini tekrar ederek, kararın kaldırılmasına, muvazaalı ve usulsüz başlatılan takibin iptaline, tahliye edilen taşınmazın kendilerine teslimine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
C.1.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; TBK'nın 349/3. maddesinde "Kiracı olmayan eş, kiraya verene bildirimde bulunarak kira sözleşmesinin tarafı sıfatını kazanması halinde kiraya veren, fesih bildirimi ile fesih ihtarına bağlı ödeme süresini kiracıya ve eşine ayrı ayrı bildirmek zorundadır". TMK'nın 194/4 maddesine göre ise "Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur" denildiği, şikayetçinin taşınmazın aile konutu olduğunu alacaklıya ihtar ettiğine veya sözleşmenin tarafı haline geldiğine yönelik iddialarını delillendiremediği ve ispatlayamadığı, incelenen boşanma davasında, şikayetçinin TMK'nın 194. maddesinin uygulanması yönünden tedbir talep etmesi üzerine, İstanbul 8. Aile Mahkemesince 23.09.2020 tarihli ara kararında "tarafların tahsisi istenilen müşterek konutun maliki olmaması, davanın taraflarının müşterek konut üzerinde tasarruf yetkisi bulunmaması ve müşterek konutun tahliyesi gerçekleşmiş olduğundan talepte hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle şikayete konu taşınmazın aile konutu yapılması talebinin reddine" karar verildiği bu nedenle şikayetin reddine ilişkin kararı isabetli olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi 3. kişi temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Şikayetçi 3. kişi şikayet ve istinaf dilekçesi içeriğini tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 21.09.2020 tarihli memur işlemi ve takibin iptali istemine ilişkin şikayettir.
2. İlgili Hukuk
İİK'nın 16,17, TBK'nın 349/3
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi
2023/3249 E. 2023/3586 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI: 2022/1460 E., 2022/2674 K.
HÜKÜM/KARAR: Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Alanya 3. İcra Hukuk Mahkemesi
SAYISI: 2022/70 E., 2022/200 K.
Taraflar arasındaki itirazın kaldırılması ve tahliye davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-kiraya veren vekili dava dilekçesinde; davalı aleyhine örnek 14 takip başlatıldığını, taraflar arasında 01.03.2017 tarihli kira sözleşmesi bulunduğunu, davalı tarafça 09.03.2017 tanzim 30.11.2021 tahliye tarihli taahhütname imzalandığını, kira sözleşmesinin 8. maddesine göre kira sözleşmesinin 01.11.2021 tarihinde kendiliğinden sonra erdiğini, taahhütnamedeki imzanın kabul edilmesiyle kira kontratının İİK'nın 68. maddesi anlamında belge haline geldiğini, takibin dayanağı tahliye taahhüdünün geçersizliğini kesinlikle kabul etmemek kaydıyla, bu hususun ancak genel mahkemede incelenebileceğini belirterek itirazın kaldırılarak takibin devamına ve mecurdan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-kiracı vekili cevap dilekçesinde; taahhütnamenin tanzim tarihine ve tarih yönünden geçerliliğine itiraz edildiğini ve tahliye taahhütnamesi noterlikçe tanzim veya tasdik edilmiş olmadığından bu uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğini, taahhütnamenin baskı altında imzalandığını, tahliyesi talep edilen taşınmaza ilişkin sözleşme tarihi 01.03.2017 tarihi ise de icra takibine dayanak kira sözleşmesinin son sayfasına ekli kiralananın teslim tutanağından görüleceği üzere taşınmazın kiracı konumundaki borçlu müvekkil şirkete fiilen teslim tarihinin 09.03.2017 olduğunu, bu nedenle tahliye taahhüdünün geçerliliğinin bulunmadığını, 01.03.2017 tarihli kira sözleşmesinin 5 yıl süreli olarak imzalandığını, sözleşme süresinin sonu olan 01.11.2021 tarihinde kira sözleşmesinin kendiliğinden yenilendiğini belirterek davanın reddi ile davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminata hükmedilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar adi yazılı tahliye taahhüdünde imzaya veya tarihe itiraz edilmese de, tahliye taahhütlerinin imzalayan tarafından özgür ve serbest iradeye dayalı olması, imzalayanın baskı altında bırakılarak zayıf konumda bulunan kiracı sıfatını haiz kişilerden tahliye taahhüdü alınmaması gerektiği, dolayısıyla kira sözleşmesinin fiilen başladığı tarih ile tahliye taahhüdünün aynı tarihli olmaması gerektiği hususunun sabit olduğu, somut olayda kira sözleşmesinin başlangıç tarihi 01.03.2017 tarihi olarak belirlenip, bu tarihte sözleşme akdedilmişse de fiilen teslimin tahliye taahhüdünün alındığı 09.03.2017 tarihi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Kira sözleşmesinin 8. maddesinde açıkça sözleşmenin 01.11.2021 tarihinde kendiliğinden sona erdiğinin belirtildiğini, TBK'nın 327. maddesi ile İİK'nın 275. maddesinde kiracı kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir vesika gösteremezse itirazın kaldırılacağının düzenlendiğini, kiracı sıfatına haiz davalının otel işletmeciliğiyle uğraşan, ticari faaliyetlerde bulunan
ve basiretli bir şekilde ticari faaliyetlerini yürütmesi gereken bir şirket olduğunu dolayısıyla, davalının zayıf konumda bulunması ve bu nedenle imzaladığı tahliye taahhütnamesi sırasında imzalayanın özgür ve serbest iradeye dayanmadığının söylenmesinin abesle iştigal olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda; davacı tarafından 30.11.2021 tahliye tarihli, 09.03.2017 tanzim tarihli adi yazılı nitelikte olan tahliye taahhüdüne dayanarak icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın süresi içinde icra müdürlüğüne yaptığı itirazında, "...tahliye taahhütnamesinin kural olarak kiralananın teslim edilmesinden sonra verilmesi gerektiği, kiralanın fiilen 09.03.2017 tarihinde teslim edildiğinin kiralanın teslim tutanağı ile sabit olduğunu, taahhütnamenin kiralananın teslimi ile aynı tarihte baskı altında imzalatıldığını, geçerliliğinin bulunmadığını" belirterek itirazda bulunduğu, bu nitelikteki itirazın tahliye taahhüdünün geçerliliğine itiraz niteliğinde olduğu, dosya arasında mevcut kiralananın teslim tutanağında taraflar arasında akdedilen 01.03.2017 tarihli kira sözleşmesine konu kiralananın 09/03/2017 tarihinde teslim edildiğinin anlaşıldığı, bu halde kira sözleşmesinin fiilen başladığı yani kiralananın teslim edildiği tarih ile taahhütnamenin aynı tarihli olması sebebiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
İstinaf dilekçesini tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, İİK'nın 272. maddesi gereğince tahliye taahhüdüne dayalı takibe vaki itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, İİK'nın 272. maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının İİK'nın 364/2 maddesi yollamasıyla 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.